7 Şubat 2013 Perşembe

fusion impossible


Geçen gün Törkiş Kuzine anlayışımı/bilgimi geliştirmeye karar verdim. Milli gururumuz kuru fasulye, barbunya ve olimpiyatlarına katılabileceğimiz tereyağlı pilavdan bıkkınlık gelmiş, yeni arayışlara girmiştim. Usul usul uzandığım bilgisayarımdan sakince birkaç başlık googleladım. Yaşadığım konfüzyonu tahmin edemezsiniz! 




Jülyen, marine, al dente benzeri iki üç terim dışında teknik bilgim zaten yoktu fakat ben mutfaktan, o kültürden, o muhabbetten çok uzak kalmışım. Füzyon mutfak diye bir ekol almış yürümüş. Bir vakitler adını duyup geçtiğim olay artık yerleşik bir kültür olmuş. Tarhanasına ekmek doğrayıp soğanı tuza banan kesim hala bir adım ilerleyemezken, millet, post-modern mutfağın suyuna banıp füzyonların dibini sıyırıyormuş.

İnternette Füzyon Mutfak ve Biz temalı pek çok yazıya ulaşabilirsiniz. Ben ulaştım. Ancak merak ettiğim, fütursuzca araya sadece bir "ve" konularak paketlenmiş bu tanımda, "füzyon mutfak" ve "biz" arasındaki uzaklık ... Tabi "biz" derken kastedilen topluluk/zümre'nin de kim olduğu önemli. Şahsen bu biz'in beni kastettiğini zannetmiyorum. Bu pilavüstükuru düşünce yapımla bu füzyona entegre olabilmem söz konusu değil. 

Sokakta oynarken kemirilen yağlı ekmeklerden, Dimyat rizottosu yatağında zeytinle marine edilmiş Meksika fasulyesine ne ara geldik biz? Bak bak, şu coğrafi yelpazenin genişliğine bak bir kere... 

Gurme dergilerinde çıkacak makalemin muhtemel başlığı şu olurdu:

Dimyat'tan Meksika'ya: Fasulye'nin Serüveni.

Ya da, Hele şu fasulyenin çektiğine bakın...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumu olan insanlara bayılırız biz.