21 Haziran 2012 Perşembe

arabayı tezekten haydaman!

Araba sürmeye çalışıyorum ben. İki yıla yakındır, kimlik niyetine dahi ihtiyaç duymadığım bir ehliyetim de var. Okuldu işti derken kıçımız bir araba göremedi. Tam gördü, iki sürdük, hop yine evi terk ettik.

Madem artık yerleşik yaşama geçtim dedim, bari araba da süreyim; babama bağımlılığım bitsin, gezme tozma menzilim genişlesin. 
Klasikleştiği üzere iyi araba süremeyen kadın şoför şakalarını aklımıza getirecek kadar sığ okurlar olmadığımıza inanıyorum. O yüzden doğru doğru anlatacağım.

İlk zamanların kalkış, vites, hakimiyet problemleri yok. Ağlatıyorum pistleri. Her şey güzel, şahane, sol dirseğimi bile çıkarırım camdan, geri gitmek zorunda kalana kadar...

Sıkıntı burada başlıyor çünkü ben geri giderken benim arabamın g.tü başı ayrı oynuyor. Hakim olamıyorum. El ayak beyin koordinasyonum yetersiz. Yarım debriyajla uğraşırken direksiyonu, direksiyonu becersem aynaları unuttuğum oluyor. Dümdüz gelemiyorum veya layıkıyla hoş bir kavis çizemiyorum. Şapır şapır terliyorum. Kıçımda koltuk izi çıkıyor terden, bileklerim ağrıyor. Çünkü rahat biri değilim. 

Yan koltukta biri var tabii ki. Korkmayın. Leşlerim şimdilik halen sinekler ve böcekler aleminden.

Yanımda babam var. Tahmin edileceğinin aksine çok sabırlı ve yardımcı biri. Bağırmıyor, beni kaldırıp yerden yere vurmak, vitesle kafamı ezmek istemiyor. En azından bunları bana hissettirmiyor. 
Ama, şu araba konusunda adamda güdüleme diye bir kavram yok. Olmayanı söylüyor, olmadı, alamadın, toplayamadın, titrettin, çeviremedin, asılamadın gibi terimlerle. Bir tane de olan bir şey söylemiyor, hah, evet, böyle, hıhı, güzel gibi tek kelimelik ifadelerle bile olsa. E o zaman ben de bir boku beceremediğim hissine kapılıyorum. 
Zaten beceremiyorum da sanırım.

Ha bir de insanın en yakınlarının in aşşa ya tamam içimiz şişti aylardır aynı hikaye, al bir otomatik hepimiz rahat edelimvari güven pekiştirmesi, resmi daha güzel hale getiriyor.

Rüyalarıma giren rampa kalkışı işini kıvırdım kıvırmasına, yarım debriyajcığımla ne güzel tatlı tatlı oynuyorum arabayla. Ama bununla bitmiyor işte. Jilet gibi bir hamlede yanaşamıyorum kenara, dar alanda hareket edemiyorum. E memnun edemiyorum adamı. 

Kendim de memnun değilim nitekim. Ben böyle trafiğe çıksam, iki ay içinde Adapazarı'nın bütün şoförleri en azından bir kere arabamı park etmiş, bir çukurdan çıkarmış, bir kaldırımdan indirmiş olurlar. 

Size bunu yapmaya niyetim yok. Ama iyi şoförlerin artistliğine daha fazla maruz kalmayı da düşünmüyorum. Hayatımda pek çok geri zekalı tanıdım, bir kısmı iyi şoför üstelik. Ben de olacağım. Çatır çatır da manuel kullacağım. Arz ederim.



2 yorum:

  1. bazı şeyleri bazı kişiler daha iyi yapabilirler, bazıları da bir takım diğer şeyleri iyi yapabilirlerken bazı şeyleri bazı kişiler kadar iyi yapamayabilirler. bunda gocunacak bir durum yok. sanattan güzellikten, incelikten, nezaketten, zarafetten kadınlar daha iyi anlarken, bazı şeylerden de erkekler daha iyi anlar. çekiç kullanmak, futbol oynamak ve araba sürmek gibi... :)


    erkeklerle kadınları aynı şey yapmaya çalışmamak lazım, ama bu, kadınları eve kapatalım, otursunlar oturdukları yerde anlamına gelmiyor pek tabii. otomatik vites, park sensörü, plastik jantlar :) gibi gelişmeler, pek tabi ki kadınların mobil hayatlarını kolaylaştırmak için son derece faydalı ve desteklenesi uygulamalar. tıpkı çamaşır makinası ve bulaşık makinası gibi bilimum beyaz işya türünden malzemelerin erkek hayatına katkısı gibi,

    :)

    :D

    manuel araç kullanabilmek güzel, ama işinize yarıyorsa... :)

    kpkp

    YanıtlaSil
  2. yoo yoo, bu gurur meselesi haline geldi artık, yapmam lazım. Hızımı alamazsam vinç ehliyeti bile alabilirim.
    bu arada erkeklerle bir yarışım yok, kalkışmam bile. sezarın hakkı sezara, bu işte iyiler :)

    YanıtlaSil

Yorumu olan insanlara bayılırız biz.