5 Aralık 2011 Pazartesi

anne ben escapist oldum


Buldum efendim buldum! Nedendir benim bu nazenin, kederli, mahzun hallerim, buldum. Yere göğe konduramadım şu kimliğimi. Sen ki ergenliği devir, bir gün olsun isyan etme, kuzu kuzu git gel büyü, kendini bozma, sonra bir gün gelsin tanıma kendini. Sığamıyorum evlere odalara. Böğrüme oturdu bir öküz.

Ben havada yürüyorum, evet. Boşluklara basa basa... Aidiyet duygumu kaybettim çünkü.

Hiçbir yerde olmak istiyorum, varsa öyle bir seçeneğim. Aklım Ankara'da kalıyor sahilde bir bankın tepesinde burnum kızararak otururken. Ah diyorum, kar yağardı orada. Orada olsam, "kimseler kalmadı önceki gibi, bir denize hasret yaşayıp gidiyoruz şu çorak iklimde" diye hayıflanırdım. Adapazarı'nda olsam,
-kibrim boyumu aşmış- şehri, insanını beğenmez, "kaldım bu fındık kabuğu kadar ucube kentte, elin oğlu İstanbul'da İzmir'de..." diye söylenirim. Başka bir yer düşünüyorum kafamda, lakin kafamda bile ayrı kalamıyorum kimselerden. Babamı görmezsem öleceğim sanki, fuzuli bir arabesk hal. Annem hafta sonları turşu gönderemezse acımdan öleceğim ya da belki. 

Şehirleri geçiyorum, evlere ofislere de sığamaz oldum. 
Geçirdiğim güzel zamanlar şerit şerit, rulo rulo geçiyorlar gözlerimin önünden. 
Birisi beni dövsün madem artık. Çünkü bir şeye, bir yere acilen tutunmam gerek. Evet sopa çözüm olur belki, madem iyilikten, laftan, konuşmaktan anlamadım...

Ben kendimden kaçıyorum. Güzel günlere dönüp bakıp iç geçirmekten korkuyorum, yapışıp kalacağım diye. Ama diğer yandan da yeni bir şeye tutunmaktan korkuyorum, eskiyi arayıp da bulamayacağım diye.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumu olan insanlara bayılırız biz.