3 Aralık 2011 Cumartesi

kariyer yalan, çocuk yapın

Kariyer kadar içi boş bir sözcük daha var mıdır acaba? Yükte hafif pahada ağır.

Senelerce sürüp giden bir çekişme, bir yarış, ecel terleri, kramplar, uykusuzluklar ve manik depresif haller. Sınavların biri gelir biri gider. Sen koşarsın. Vizelerin biri gelir biri biter, sen durmazsın. Bu sırada hiç sormazsın. Ben de, -her şeyi sorguya çektiğim bazı anlar dışında- hiç sormadım n'aptığımı. Bulduğum her dala tutunayım istedim, hangi akıntının hangi denize açılacağını düşünmeden sormadan her akıntıya kapılmak istedim. Sonunda kuzey ya da güney, sıcak ya da soğuk, bir engine açılırdık...

Çok saygı duyuyorum akademik "kariyer" peşinde olanlara...Hayatımıza yön veren büyük büyük fikir ve fiil adamları olacaklar. Gerçekten etkileniyorum bu fikirden. Ama tabii hepsi olmasa da bir kısmı, öğretmen olmaları dışında "işlevsellik" katamayacaklar hayatımıza. Hadi ama, bunu reddetmeyelim. İşin fonksiyonu bir yana, bu insanlar, tartışmasız hepsi, kendilerine çok büyük katkılarda bulunuyorlar. Ben okumanın sihrine yürekten inanıyorum. Cilt cilt kitaplar, makaleler değil, bir takvim yaprağının arkasını okumak bile "özüne" kattığın bir damla su daha demek bence. Yani varsın doçent, profesör olmasın. Ama çok dolu, hayatlarını, hırslarını ve ideallerini hazmetmiş, olgun insanlar olacaklar kanımca (bir takım istisnalar hariç, ama o kadar çatlak da su sızdırmaz). İnsan şu hayatta başkalarının hırslarından önce kendi özünü doyurmalı, beslemeli. Galiba. Bu adamlar bunu başaracak olanlar.

"İş hayatı"nda kariyer peşinde olanlara ise hayranlıktan ziyade acıyorum. Bu grup için başkalarının hırsları daha önce geliyor. Sistem bu tabi kendilerinin icadı değil. O "başkalarının", hırslarını doyurdukları mecralardan nemalanarak emin adımlarla tırmanıyorlar kariyer basamaklarını. Yani birileri bir av yakalıyor, beğendiği yerini beğendiği zaman tüketiyor, kalanını size öyle güzel sunuyor ki hiç ellenmemiş sanıyorsunuz tabağınızdakileri. Kendinizi özel bir misafir zannediyorsunuz ve çaresiz, aptalca bir saygı duyuyorsunuz. Ay çok önemlisiniz o sofra için hakikaten... Hakaret eder gibi mi oldum? Asla. Bazı açılardan onlara da saygı duyuyorum nitekim; iyimserlikleri, hayalperestlikleri, sabırları ve azimleri mesela...Bu da bir yol neticede. Bir alternatif olduğuna göre de eninde sonunda seçilecek. 

Mutlu olacak mıyız? Hayır gençler, sandığınız kadar olmayacağız. 
Milliyet, Hürriyet takip edenler Arzuhan Yalçındağ, Güler Sabancı gibi hanımlara nasıl tav olduğumuzu tahmin ederler. Yapmayın. Biz de Türkiye'nin sayılı okullarından mezun olduk. Bizim de hayallerimiz var.

Ben buraya nereden geldim? Hah. Vikipedia'da bir şey arıyordum az önce, site okuyucularından çaplarınca bağışlar rica ediyor; çünkü burası kar amacı gütmeyen, reklam vermeyen, bir propaganda aracı olmayan bir site ve ana sayfalarında bir süredir şu duyuru var:

Vikipedi programcısı  Brandon Harris diyor ki: Wikimedia Vakfı'nda çalışıyorum çünkü ruhumdaki her şey bana doğru olan şeyi yapmamı söylüyor. Kim olduğunu bilmediğimiz insanlardan para çalmak için, aptalca bir fikirle tasarlanmış kimi işler yapan; dev teknoloji şirketlerinde çalıştım. Eve yıkılmış olarak gelirdim.

Adamın gözü mü tok, aklı mı kıt...Onu anlayamadım ama kuvvetle muhtemel mutlu bir adamdır; anlaşılan kendi çapında, gözü dahasında olmayan bir kariyeri var işte. E çocuğu da vardır. Mis.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumu olan insanlara bayılırız biz.