24 Temmuz 2012 Salı

adresi belli beyanatlar

Aynı konuda üçten fazla cümle kurmaya katlanamadığım için sevilmiyorum blog. Kararımın kesin olduğu, üstelik daha ikinci cümlede bu son kararımı bildirdiğim, yetmemiş gibi üçüncü cümlemde karşı tezi gerekçelerimle çürüttüğüm halde; mevzu sakız gibi uzuyor, sünüm sünüm sünüyor; sonra vay efendim ben niye hemen sinirleniyorum? Boku çıkıyor çünkü diyaloğun. İçine ediliyor el birlik. İnsan gibi başlıyoruz ama devam edemiyoruz. Sadece benim tahammülsüzlüğümden mi? A belki sizin ısrarcı, bayıltan kişiliğinizin de etkisi vardır?

Ben ne kadar çekilmez biri olduğumu iyi biliyorum. Rüzgarım geçip de şuursuz inadım kafama dank ettiğinde de, gönül almaya, özür dilemeye çalışırım. Son zamanlarda sık da tekrarlanıyor bu durum; benim heyheylerim sık uğruyorlar, bazen gelince gitmiyorlar, bazen de çok kalabalık geliyorlar filan. Haliyle, ben sürekli bir dalgalı deniz. Bugün güllüm ballım, ertesi gün dikenli çalı. Kırdığım oluyor sevdiceklerimi, biliyorum.  Ama dediğim gibi, gönül almaya çalışıyorum. 

Lafla söyledim anlaşılmadım, belki yazınca daha iyi anlaşılır. Gençler beni bunaltmayın. Hele bu sıcaklarda beni uzun cümlelere mecbur hiç bırakmayın. Size de sıcak neticede, ben de size ekstradan stres yaratmaya bayılmıyorum. Hatta hiç problem çıkarmamaktan yanayım. Ama benim kapattığım konuları deşip deşip ordan burdan gelmeyin bana. Ben fikrinizi soruyorsam zaten siz susana kadar sizi dinlerim. Ancak verilmiş ve sebebi sırf nezaketten açıklanmış bir kararı, daha iyileştirmek için deşmeyin. Fikrinizi sormadığım konularda liste liste alternatiflerinizle, gerekçelerinizle allaşkına gelmeyin; dayanamıyorum. 

Hele, ben bilmezmişim gibi, bu öfke kontrolü konusunda verilen direktifler filan... Lütfen. Böyle yaptığınızda ben de sizi hiç sevmiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumu olan insanlara bayılırız biz.