4 Temmuz 2012 Çarşamba

Yetenek Max değil, benim!

Evet gençler kabul ediyorum, ben sanatkar bir ruhum. Zaten birkaç hafta önce Kevsel Aktiviteler postumda sarmaları tencereye kusursuz bir ahenkle dizişimden bunu anlamış olmalıydınız.



Bu benim son eserim. Lise yıllarında merak sardığım incik boncuk sevdası geçtiğimiz günlerde nüksetti, bu çıktı. 





Kendileri bir adet kolyeyle bileklikten müteşekkil ve bunları ton ton anneme armağan ediyorum. Ton ton annen 40 kilo mu, o ne bilek öyle diyebilecek sanat düşmanları, misina örgüsü bu, esniyor.

Annem ton ton olduğu kadar iyi bir ticaret kafasına da sahip. Ben saf saf, ayyy negizel, yapar yapar herkese hediye ederim bunlardan diye ortalarda yandırırken, o, sen bunlardan daha yap da ben günlerde kadınlara satarım gibi parıltılı bir öneriyle geldi. Ben günleri hiç böyle değerlendirmemiştim. Daha gidilecek çok yolum var.

Aslında o lise döneminde de seri üretime geçmiş, işi bir süre ticarete dökmüştüm. O zamanlar daha para gözmüşüm zahir. E tabi, habersiz okul kırıp sinemaya koşmalar için, haftalığımdan hariç bilet parası bulmak zorunda olmak gibi ergen sorunlarım vardı o zamanlar. Kafalar zehir. El emeği göz nuru gibi duygusal bir kaygım yoktu; el emeği kazanç kaynağı demişim. İyi etmişim. 

Not: Bu yazıya başlık bulmak konusunda çok sıkıntı yaşadım, diğer pek çok yazımda olduğu gibi. Son günlerdeki temel sıkıntılarımdan biri de bu. Ya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumu olan insanlara bayılırız biz.