Hacının hocaya karıştığı, hocanın
müridine taktığı, yoz yoz yozlaşan dünyalar güzeli bir ülkede değişik bir halk
yaşarmış. Uzuun yıllarca kralın sözünden çıkmadan ona tabi yaşamış bu halk,
seneler sonra cumhuriyete falan kavuşmuş ama bu kez de ülkede halk
dediğin olmuş bir şaşkın ördek; bir başından, bir kıçından dalarmış. Neye karar
verse, kimi denese bir türlü karar veremezmiş.
Şans o ya, ortalık hep uyanıklara
kalırmış. Her uyanık birkaç yılda bir çıkar halka oynar, tacı kaparmış. Bunu görüp
de çekemeyenler mi istersiniz, çamur atanalar mı, birbirinin götünü açanlar mı
(ay pardon çocuk masalı için ağır oldu bu); böyle böyle her gün yeni bir
iddiayla bu zavallı halkçığın takip mekanizması kırılır, insanlar bildiği
doğruyu da şaşırırmış. Kime inansa kime güvense bilemez olurlarmış.
Kimi dermiş
din elden gidiyor uyan, kimi çekermiş vatan gidiyor yetiş, kimi dürtermiş malı
götüren götürdü kalk…
Öyle ince çizgide yürür, öyle B
planları yaparmış ki uyanıklar, bir gecede bıyığını kesen, başını kapayan,
başını açan, fes giyen, şapka çıkaran… pek çok resim geçmiş asırlardır ülkeden;
böylece kimselere çaktırmadan akışa uyuverirlermiş.
Sonra öyle uyanıkmış ki
medyacı amcalar, bir gecede ak dediğine bok demeye başlarlarmış, n’olduğunuzu
anlamazmışsınız. Dediklerine göre, kimileri bıraksan ülkeyi bugün peşin
fiyatına vadeli satar kimileri hala uğrunda canını verirmiş; kimileri ayakta uyuyorsa kimileri işin içindeki işi bilirmiş, ama kime sorsanız tabi özünde
herkes ulusçu milletçiymiş. Sonuçta her birimizin atasının kanı varmış vatanın
her karesinde.
Seneler sonra bir sabah ülkedeki insanlar
uyanmışlar, bakmışlar geziye giden gitmiş, gezi bitmiş, faizi yiyen yemiş, ağznı silen
silmiş, dekor değişmiş ve şehre yeni bir oyun gelmiiiiş. Masal da burda
bitmiiiiş.