9 Mart 2012 Cuma

eşeyli düşünme

Son zamanlarda tutsaklık fikri/olgusu/mevzusu hayatımın hayli merkezi bir noktasında. Sanırım bu nedenle çok acayip rüyalar görüyorum birkaç gecedir. 
Kafesimden salınacağım, özgür kalacağım, çarşamba öğleden sonralarını, salı ikindileri, pazartesi öğlelerini istediğim gibi, doya doya, rüzgarda, güneşte, yağmurda, ama mutlaka kendi kararımca değerlendirebileceğim birkaç günü iple çekiyorum. Bir yerlere yetişmek, her şeyi saat altıdan sonraya bırakmak zorunda olmayacağım kısacık birkaç gün.

Öte yandan Koleksiyoncu da asabımı bozdu. Çok güzeldi. Ama nihayet bitti. 
Kelebek koleksiyonculuğundan, hastalıklı bir insan koleksiyonculuğuna varan çok güzel bir roman. Buradaki esaret teması da günlerdir bir alt hikaye olarak hayatımda dönüp durmakta.

Tüm bunların bileşkesiyle içime iyice afakanlar basmış olacak ki rüyalarım ucuz bilim kurgu setlerine döndü. Uçabilen bir insan türüymüşüm ben. Avatar gibi, insan formundayım ama isteyince uçabiliyorum. Kendimi pencere pervazlarında görüyorum. Gayet de bilinçliyim. Her zamanki günlük konuşmalar geçiyor rüyamdaki öteki insanlarla aramda. Net hatırlamıyorum ama hani akşama kuru fasulye pişireceğim tadında sıradan ve mantıklı cümleler.
Aynı gecenin devamında gelen rüyada, uçabilme yetisi o kadar baskın değil ama benim bir bebeğim var. Ama insan değil, larva. Hatta larva da değil, planarya. İnsan bebeği boyutlarında. Kompleks düşünmeyin, ilkokul biyoloji kitaplarındakinden. 


Bunun gibi. Kuyruksuzu. O benim çocuğummuş. Üzerine titriyorum, hasta sanırım. Sonra ona bir şey oluyor, ölüyor galiba. Ama bildiğimiz gibi insan ölmesi değil, yok oluyor işte. Artık bir planaryanın yok oluşu nasıl tarif olunur tam bilemiyorum ama annelik işte, öleceğim üzüntüden, evlat mateminden. İnsanlar teselli ediyorlar filan.
Kendin uçabiliyorsun, kendi türünden değil belki ama yavrun hermafrodit bir solucan, delirdiğine hükmetmezsin de ne yaparsın ki...

Kendimi hekimlere mi emanet etsem yoksa vodoolara mı bilemez haldeydim sabah. 
Pagan ayinlerine de başlayabilirim belki. Çözecekse...

Bir bölünerek çoğalma durumu var kafamda ama zihnim nasıl işliyor, düşüncelerim kaça, ne şekilde bölünüyorlar artık takibini yapmıyorum.

Şunu biliyorum. Çok yakında bütün saat üçler, sabah onlar, beşler benim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumu olan insanlara bayılırız biz.