2 Mart 2012 Cuma

kime diyorum ben?

Ağaz dadıynan bi siesta yaptırmadınız yeminne!

Vay arkadaş! Ben kendimi böyle bilmezdim. Rehavet kana karışan bir pislikmiş. Adamda ne ideal bırakıyor ne çeviklik. Ofis mutsuzlukları insanı mecburen klişe memur zihniyetine sokuyormuş meğerse. Bir yandan nasıl uykuluyum! Bu duygular sarınca etrafınızı boy boy, patron gitse de yatsak, herif çıksa da uyusak filan diye düşündürüyormuş meğer insana. Miskinliğin esiriyim nitekim.
Ama var ya, nasıl uykuluyum!
Yataktan sırf -öğlende masaya ağzımın suyunu akıta akıta sızarım- hayalinden güç alarak sürünerek ayrıldım gene bu sabah.
Bir uyutmadınız! Zort zort araba kornası, zır zır kapı zili, lülü lülü telefon! Önemli bir şey de olsa hani...
Tanrım nasıl uykuluyum!

Aşağı kattaki ofisten devamlı olarak gür sesli bir adamın konuşmaları geliyor. Adi kağıt kullanmışlar zahir bu binanın inşaatında. Adam osursa geğirse bizde. Sesinden anladığım kadarıyla bu adam akşamları çıkarken merdivenlerde karşılaşıp birbirimize medeni medeni İyi akşamlar dediğimiz adam. Bu medeni iri az önce bir adama ana avrat dümdüz girdi; sipariş faturasıyla ilgili bir mevzuydu. Araya bir ara ebeyle ecdad da girdi ama o kısımları ben çok şey edemedim. Sonra telefonda -kalın göt olduğunu tahmin ettiğim- bir adama abimmm, sen n'aptın ya, aklın kalmasın, o iş bende abim gibisinden yıkama yağlamacı boş laflar etti... Herif tam fırıldak. İş hayatı ne kadar da cilveli, insanların dış görünüşleri ne kadar farklı, ah kim bilir daha neler göreceğiz gibi iki üç kaşar laf da edeyim hadi yeri gelmişken.

Buna rağmen şu anda hala hayata tutunabiliyorsam, bunun temel nedeni hayatımdaki kardeş faktörü. Kerem diyoruz kendisine. Bu akşam da rutin ziyaretlerinden birini gerçekleştirecek hasta ve gudubet ablasına. Yemek yapacak, ardından yüzümüzü güldüren tek dizi olan Yalan Dünya'yı izleyecek ve abur cuburun dibini boylayacağız.
İşte böyle.
Beklentilerinizi düşürürseniz mutluluk eşiğiniz de zart diye düşer; hemencik mutlu olursunuz.
Bu denklem bir yana, bu ziyaretlerden hakikaten keyif alıyorum. Acayip eğlenceli dedikodular yapıyoruz, küfürlü konuşabiliyoruz, çok rahat davranabiliyoruz. Hani bayağı rahat.

Şu anda bu satırları yazabilecek kadar güç bulabilmiş olmamın -şekerleyemediğim için öfkeli olmamın yanı sıra- diğer nedenleri:
arada iki üç mail forwardlamak dışında bugünlük yapılacak önemli bir işimin olmayışı,
kitap okuyabiliyor ve okuduğumu sevmiş olmam. (tavsiye üzerine Koleksiyoncu /J. Fowles okuyorum)

İşte böyle, siz siz olun.
Verilecek bir nasihatim elbette yok, hah! 
İyi uyumaya çalışın, bir de kendiniz için iyi şeyler yapın işte. Portakal suyu içebilirsiniz mesela. Mis.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumu olan insanlara bayılırız biz.