9 Ocak 2012 Pazartesi

profesyonel sepetleme, iş hayatında olur öyle

Az evvel son derece profesyonel bir biçimde reddedildim efendim.
Evet.
Blogumda birkaç daral yazıma rastlamış olanlara ayandır ki işimden pek de memnun değilim.
Kısmen ıstıraplı iş hayatım sürüp gitmekteyken öte yandan başka alternatifler geliştirmeye çalışıyorum bazen. Geçenlerde ilgimi çeken bir reklamcılık ilanına başvurdum. Pozisyon metin yazarlığıydı. Ne bileyim, blog neyin yazabiliyorsam herhalde metin de yazarım dedim, gaza geldim zahir. Cvmiz değerlendirildi, nitekim uygun bulundu, canım... Bir deneme çevirisi istediler benden; tema belli, slogan hazırlamamı istediler. Böylece kalemim ne kadar kuvvetli, zekam ne kadar keskin, ve yaratıcılığım ne kadar engin bir bakışta anlayabileceklerdi. Bir iki gün üzerinde düşündüm; neticede iki slogan gönderdim. Uzunca bir süre ses çıkmadı bir daha. 
Böyle durumlarda işe başvuranın umudu kesiş şekli çok acayip, çok dokunaklı oluyor. Önce kendi içinde niyeki lan, ne kadar da orjinal yazmıştım, demek ki çok başvuru oldu, herhalde oğlum ya  bu ülkede ne kalemler var'lar hazmediliyor; başvuran kişi usulca, kendine bu girişimi unutturmak istercesine sessizliğe gömülüyor. Sonradan geliyor amman be ya, çok da dertti havaları. Hadi saklamayayım, ben de sinir oldum. Mis gibi sloganlar yazmıştım, her ne kadar şimdi hatırlamasam da. 
Velhasıl olmadı. Az önce mail kutuma acı acı bir mail düştü. Sloganlarımın kriterlerine uygun bulunmadığını söylemişler. Konunun özeti bu. Ama mailin aslı ne mail, aman ne mail...
Kızamadım, üzülemedim, burulamadım bile.
Bir firma üşenmeden bu kadar mı uzunca bir red mesajı hazırlar; bu kadar mı hassas seçer cümlelerini. Yerim. Reddedin lan beni, her gün siz reddedin.

Bir kere mailin subject: teşekkür mektubu.
Hayırdır inşallah dedim, kime ne faydam dokunacak ayol benim teşekkür edilecek kadar. Açtım.
Zahmet edip kendilerine cevap yazdığıma boy boy teşekkürler mi istersin, geç döndükleri için özürlerini kabul etmemi rica etmeleri mi dersin...Ay meğerse binlerce başvuru almışlar, o sebepten değerlendirme süreci ancak bitmiş, anında dönmüşler. Uzun uzun anlatmışlar sağ olsunlar.
Sonlara doğru bir kısmı aynen kopyalıyorum: "Bununla birlikte sürekli gelişen bir yapıya sahip olduğumuzdan, yollarımızın bir yerde kesişeceğine hiç şüphemiz bulunmamaktadır."

İrtibatı hiçbir zaman koparmamızı temenni etmişler ve bitmiş.
Ya ben teşekkür ederim de anlamadım, n'apıcam; her hafta periyodik olarak başvuru mu yapayım size? Hafta sonları çaya çorbaya gelirim belki: Ben, ee, şey, slogan yazmıştım ben size, ama olmamıştı, yani aslında slogan olmuştu da iş olmamıştı, ya aslında siz öyle de demediniz, benim kabalığım, aslında demek istediğim, iletişimimizi koparmamak için kabız oldum artık içeri girebilir miyim?

Elbette ki birçok reddediliş, pardon uygun bulunmayış iletisi aldım. Yokmuşum, veya açlıktan gebermişim de iş dileniyormuşum gibi bir hava yaratan embesil firmalardan söz etmiyorum bile. Firmanın insan kaynakları departmanınca veya bu işi bilen bir insanca yönlendirildiği belli olan bu çeşit maillerin arasında en dokunaklısı sahiden de buydu. Etkilendim. Asıl ben teşekkür ederim. İş aramak, bulmak veya bulamamak kadar normal ve doğal bir döngü, bir adaya ancak bu kadar güzel yaşatılabilirdi.
Bir kez daha gördüm ki bir şirketin/dükkanın büyümesi insanına verdiği değerle doğru orantılı. Belki de muhtaç olduğum bu kudret, şirketimde bulunmadığından bu incelik bu kadar gözüme battı. Olabilir.

Ne yapmıyormuşuz, yılmıyormuşuz. Nezaketle reddedilmeye değer bulunduysak, aynı şekilde kabul edilmeye de değer bulunacağımızdan emin olarak yola devam ediyormuşuz.
Ben bu gazla var ya bugün cvleri patlatırım. Az şöyle durun.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumu olan insanlara bayılırız biz.